Tom ona özel ders vermemi istiyor.
- Tom wants me to coach him.
Tom'un beden eğitimi öğretmeni Mary'nin basketbol antrenörüdür.
- Tom's gym teacher is Mary's basketball coach.
İyi bir antrenör bu takımı eğitir.
- A good coach trains this team.
İyi bir koç oyuncularına bir baba gibidir.
- A good coach is like a father to his players.
Koç ona biraz iyi tavsiye verdi.
- The coach gave him some good advice.
O, posta arabasını soydu.
- He robbed the mail coach.
Ben bir koç çalıştırmak istiyorum.
- I wanted to hire a coach.