Düğmeye basmak üzereyim.
- I'm about to push the button.
Bütün yapman gereken kırmızı butona basmaktır.
- All you have to do is push this red button.
Kendini çok zorlamak istemiyorsun.
- You don't want to push yourself too hard.
Şansımı zorlamak istemedim.
- I didn't want to push my luck.
I need you to push now. (Doğum esnasında doktorların söylediği bir lafdır.).