a thing uncommon, wonderful, or noticeable; something considerable

listen to the pronunciation of a thing uncommon, wonderful, or noticeable; something considerable
English - Turkish

Definition of a thing uncommon, wonderful, or noticeable; something considerable in English Turkish dictionary

much
çok

Kahveyi çaydan daha çok seviyorum. - I like coffee much more than tea.

John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç. - John is not as old as Bill; he is much younger.

much
{i} çok şey

Nasıl oluyor da Japon tarihi hakkında o kadar çok şey biliyorsun? - How come you know so much about Japanese history?

Biz ondan çok şey bekliyoruz. - We expect much of him.

much
fazlaca
much
pek

Tom ve Mary'nin pek çok ortak şeyleri yoktur. - Tom and Mary don't have much in common.

Bugün ya da yarın gitmen pek fark yaratmayacak. - It will not make much difference whether you go today or tomorrow.

much
belirli bir miktar
much
aşağı yukarı

Bu sandalyeyi onartmak aşağı yukarı ne tutar? - About how much would it cost to have this chair repaired?

Buradan Belediye binasına yürümek aşağı yukarı ne kadar zaman alır? - How much time, more or less, does it take to walk from here to the town hall?

much
ziyade
much
köp

Ben köpekleri çok severim. - I like dogs very much.

Büyük bir köprü değildi. - It wasn't much of a bridge.

much
hemen hemen

O iş hemen hemen bitti. - That job is pretty much finished.

Bütün bilmen gereken hemen hemen bu. - That's pretty much all you need to know.

much
klymet vermek
much
{s} çok, epey, hayli, pek: I'm feeling much
much
çokça
much
önemli şey
much
make much of çok önem vermek
much
(sıfat) çok, fazla, hayli
much
fazla derecede
much
çok miktarda şey
much
büyük kısım
English - English
much
a thing uncommon, wonderful, or noticeable; something considerable

    Hyphenation

    a thing uncommon, wonderful, or noticeable; some·thing con·sid·e·ra·ble

    Pronunciation

Favorites