a thing that divides

listen to the pronunciation of a thing that divides
English - Turkish

Definition of a thing that divides in English Turkish dictionary

divide
{f} bölmek

Tom bölmek değil birleştirmek istedi. - Tom wanted to unite not divide.

Dünya üzerinde mutluluğu çoğaltmanın tek yolu onu bölmektir. - The only way on Earth to multiply happiness is to divide it.

divide
{f} bölüştürmek
divide
{f} sınıflandırmak
divide
kırışmak
divide
paylaştırmak
divide
(Bilgisayar) bölü

Kendisine karşı bölünmüş bir ev ayakta kalamaz. - A house divided against itself cannot stand.

Bu kitap dört bölüme ayrılmıştır. - This book is divided into four parts.

divide
ayırmak
divide
yağmur sularını ik
divide
oy kullanmak için ikiye ayırmak veya ayrılmak bölmek
divide
tasnif etmek
divide
{f} paylaşmak
divide
{i} yaşam ile ölüm arasındaki çizgi
divide
(fiil) bölmek, ayırmak, taksim etmek, bölüştürmek, ikiye ayırmak, ayrılmak, bölünmek; paylaşmak; sınıflandırmak; bozuşmak, araları açık olmak
divide
{f} taksim etmek
divide
{i} yağmur sularını ayıran dağ sırası
divide
{f} ikiye ayırmak
divide
{f} bölünmek
divide
ara açmak
divide
tevzi etmek
English - English
divide
a thing that divides

    Turkish pronunciation

    ı thîng dhıt dîvaydz

    Pronunciation

    /ə ˈᴛʜəɴɢ ᴛʜət dəˈvīdz/ /ə ˈθɪŋ ðət dɪˈvaɪdz/
Favorites