Bu armağanı kabul edemem.
- I cannot accept this gift.
Dün artık mazi oldu. Yarın ise muamma. Bugün ise avuçlarımızın içinde bize sunulmuş bir armağandır.
- Yesterday is history, tomorrow is a mystery, but today is a gift. That is why it is called the present.
Sağlık en büyük Allah vergisidir.
- Health is the greatest gift.
Bu hediye Laura'nın mı?
- Is this gift Laura's?
Bu hediye sizin için.
- She meant this gift for you.
Onun doğuştan yetenekleri var.
- He has natural gifts.
Yetenekli bir sanatçıdır.
- She is a gifted artist.
Onun yetenekli bir sanatçı olduğundan şüphe etmeye yer yok.
- There is no room to doubt that he is a gifted artist.
Tom ödülü isteksizce kabul etti.
- Tom reluctantly accepted the gift.
Ödül olarak bir Playstation Vita aldım.
- I received a Playstation Vita as a gift.