a thing defined or determined

listen to the pronunciation of a thing defined or determined
English - Turkish

Definition of a thing defined or determined in English Turkish dictionary

definite
{s} belirli

Kitabın geri dönüşü için belirli bir zaman yoktur. - There is a definite time to return the book.

Belirli bir artikel mi arıyorsun? - Are you looking for a definite article?

definite
tamamen
definite
mahdut
definite
mukarrer
definite
belirtili
definite
tam

Tom kesinlikle tam olarak ne olduğunu biliyor. - Tom definitely knows exactly what happened.

O kesinlikle tam zamanlı bir iştir. - It's definitely a full-time job.

definite
kesin

Tom bir sonraki hafta sonu kesinlikle Mary'yi ziyarete gitmeli. - Tom should definitely go visit Mary next weekend.

Bana kesin bir cevap ver. - Give me a definite answer.

definite
açık

Onun Amerika'ya gideceği açık. - It is definite that he will go to America.

definite
{s} şüphesiz
definite
kati surette
definite
(sıfat) kesin, şüphesiz, kuşkusuz; belirli, açık; kati; su götürmez
definite
yanidefinitely kesinlikle
definite
definite article İngilizcede isimden önce kullanılan ve nitelediği ismi belirleyen kelime
definite
{s} kati
definite
{s} belirli, belli
definite
{s} kuşkusuz
English - English
definite
a thing defined or determined

    Hyphenation

    a thing de·fined or de·ter·mined

    Turkish pronunciation

    ı thîng dîfaynd ır dîtırmınd

    Pronunciation

    /ə ˈᴛʜəɴɢ dəˈfīnd ər dəˈtərmənd/ /ə ˈθɪŋ dɪˈfaɪnd ɜr dɪˈtɜrmənd/
Favorites