a thing; the particular thing; a matter; a point

listen to the pronunciation of a thing; the particular thing; a matter; a point
English - Turkish

Definition of a thing; the particular thing; a matter; a point in English Turkish dictionary

res
konu

Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli. - Research in this area is somewhat equivocal.

Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu. - To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.

res
tek
res
{i} mesele

Bu meselenin hızla çözüleceğini umuyorum. - I hope this matter is resolved quickly.

res
belirli bir şey
res
res judicata Lat
res
{i} şey
res
mahkemece karar verilmiş mesele
English - English
res
a thing; the particular thing; a matter; a point
Favorites