En yakın telefon nerede?
- Where is the nearest telephone?
Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.
- She wanted my permission to use the telephone.
Tom boynuz çerçeveli gözlük takar.
- Tom wears horn-rimmed glasses.
Boğayı boynuzlarıyla satın almalısın.
- You must take the bull by the horns.
Tom kornayı çaldı ve pencereden dışarıya eğildi.
- Tom honked the horn and leaned out the window.
Tom kornaya basmaya devam etti.
- Tom continued to honk the horn.
Tom, Fransa'da bir Çin lokantasında İngiliz borusu ile İspanyol halk melodisi çaldı.
- Tom played a Spanish folk tune on his English horn at a Chinese restaurant in France.
Tam sana telefon etmek üzereyken senin telgrafın geldi.
- Your telegram arrived just as I was about to telephone you.
En iyi şey ona telefon etmektir.
- The best thing is to telephone her.
Paul az önce telefon etti.
- Paul telephoned just now.
Beklenenin tersine telefon etmedi.
- She didn't telephone after all.
Tom alısün ahizesini alıp kulağına koydu.
- Tom picked up the telephone receiver and put it to his ear.
Çok geçmeden, T.V. telefonla birbirimizle iletişim kurabileceğiz.
- Before long, we'll be able to communicate with each other by T.V. telephone.
Telefonla bana bildirin.
- Let me know by telephone.
Oi, keep the noise down! I'm talking to my old lady on the dog and bone.
... Or they make it into this game of telephone. ...
... the telephone video. ...