Acil bir telgraf onu Tokyo'ya aceleyle geri getirdi.
- An urgent telegram brought her hurrying back to Tokyo.
O, annesinin öldüğünü söyleyen bir telgraf aldı.
- He received a telegram saying that his mother had died.
Ağ televizyonda kullanılan saygısız dil küçük çocuklu ebeveynlerin kabloluya abone olmayı istememelerine sebep oluyor.
- The profane language used on network television makes many parents with young children not want to subscribe to cable.
Tom'un bir kablolu TV'si yok.
- Tom doesn't have cable TV.
Kablo elektrikli değil.
- The cable is not electrified.
Elektrikçi önümüzdeki hafta gelip bu kabloyu onaracak.
- The electrician will come and fix the cable next week.