Bavulu açamayasın diye anahtarı gizleyeceğim.
- I shall hide the key so that you cannot open the suitcase.
O bavul onlarınki değil.
- That suitcase isn't theirs.
Tom torbadan bir parça şeker aldı.
- Tom took a piece of candy from the bag.
Ne yazık ki, Tom kediyi torbadan dışarı çıkarttı.
- Unfortunately, Tom let the cat out of the bag.
Bu poşetleri bagaja koyar mısın?
- Could you put these bags in the trunk?
Dan bir çöp poşetiyle Linda'yı boğarak öldürdü.
- Dan smothered Linda with a trash bag.
Çantaya bir etiket iliştirdi.
- He attached a label to the bag.
Ona çantamızı taşıttık.
- We got him to carry our bag.
Mary Tom'dan valizini taşımasını istedi.
- Mary asked Tom to carry her suitcase.
Valiz kirli çamaşırlardan başka bir şey içermiyordu.
- The suitcase contained nothing but dirty clothes.
Biletimi alırken çantama göz kulak ol.
- Keep an eye on my suitcase while I buy my ticket.
Ben biletimi alırken çantama dikkat et.
- Keep an eye on my suitcase while I get my ticket.