Trene yetişmek için bol miktarda zamanın var.
- You have plenty of time to catch the train.
Askerlerin bol miktarda silahları vardı.
- The troops had plenty of arms.
Kalan pek çok şey var.
- There's plenty of stuff left.
O, muhtemelen pek çok.
- That's probably plenty.
Bu yıl bol karımız vardı.
- We have had plenty of snow this year.
Masada bol miktarda taze yumurta var.
- There are plenty of fresh eggs on the table.
Bu daktilo oldukça sık kullanılmıştır.
- This typewriter has seen plenty of use.
Bunlardan çok daha fazlası vardır.
- There are plenty more of those.
Çok fazla zamanımız var.
- We have plenty of time.
I think six eggs should be plenty for this recipe.