Sizin yedek oyuncunuz zaten seçildi.
- Your substitute has already been picked out.
Belki bir yedek bulabiliriz.
- Perhaps we could find a substitute.
Bir yedek öğretmen olarak iş buldum.
- I've taken a job as a substitute teacher.
Aşağıdaki linkten, filmleri İngilizce altyazılı olarak izleyebilirsiniz.
- You can watch movies with English subtitles using this link.
Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.
- The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
O sınıf, okulun ilk haftası için bir yedek öğretmene sahipti.
- That class had a substitute teacher for the first week of school.
Bir yedek öğretmen olarak iş buldum.
- I've taken a job as a substitute teacher.
Profesör Rosa'nın yerine geçen öğretmen Arjantinlidir.
- The teacher who substituted for professor Rosa is from Argentina.
Bir denizaltı, su yüzünde ve su altında yolculuk edebilir.
- A submarine can travel over and under the water.
Denizaltı 1000 fite kadar dalabilir.
- The submarine can dive up to a 1000 feet.
Doğru olan cümleleri değiştirmeyiniz. Bunun yerine, doğal-görünen alternatif çeviriler önerebilirsiniz.
- Don't change sentences that are correct. You can, instead, submit natural-sounding alternative translations.
Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir.
- It is important that a lawyer should leave no stone unturned even on minor points and harp on the same subject to achieve a break through in an impasse.
Hepinizin yeni vekil öğretmeninizle tanışmanızı istiyorum.
- I want you all to meet your new substitute teacher.
Vekil öğretmen buraya gelene kadar sessizce bekleyin.
- Wait quietly until the substitute teacher gets here.
Bu yerine koymak için bulmak istediğim bir kelime.
- It's a word I'd like to find a substitute for.
Bu konuda anlaşma içindeyiz.
- We are in agreement on this subject.
Yeni metro 20 dakika içinde okula gitmemi sağlamaktadır.
- The new subway enables me to get to school in 20 minutes.
Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir.
- It is important that a lawyer should leave no stone unturned even on minor points and harp on the same subject to achieve a break through in an impasse.
Felsefe taşı baz metalleri altına dönüştürebilen efsanevi bir maddeydi.
- The philosopher's stone was a legendary substance capable of turning base metals into gold.
Denizaltı suyun içine daldı.
- The submarine submerged in the water.
Accumulation of wealth by this route may substitute for personal saving.
I had no shallots so I substituted onion.
I had to substitute new parts for the old ones.
I had to substitute old parts with the new ones.
He was playing poorly and was substituted after twenty minutes.
... to have the government substitute itself for the rights of free individuals. And what we're ...
... that advertising revenues online will never substitute, ...