Tom su içmek için bir çeşmede durdu.
- Tom stopped at the water fountain to get a drink.
Tenis kortu yanında bir çeşme var.
- There's a drinking fountain by the tennis court.
Şimdi çocuk zaten pınara düştü.
- Now the child has already fallen in the fountain.
Yanınızda bir dolmakaleminiz var mı?
- Do you have a fountain pen with you?
Dolmakalemle yazmayı severim.
- I like writing with a fountain pen.