a station; a position; a site

listen to the pronunciation of a station; a position; a site
English - Turkish

Definition of a station; a position; a site in English Turkish dictionary

stance
{i} duruş

Konuyla ilgili güçlü bir duruşu vardı. - He had a strong stance on the subject.

Duruşumuzu hâlâ sürdürüyoruz. - We still maintain our stance.

stance
{i} tutum

Batı ülkeleri konuyla ilgili tutumundan dolayı Japonya'ya atlıyor. - Western countries are jumping on Japan for its stance on the issue.

O değişken bir tutum takındı. - He took an uncertain stance.

stance
(Spor) duruş (biçimi)
stance
görüş

Birçok kişi DNA'nın % 95'inin önemsiz olduğu görüşünü savunur. - Many people uphold the stance that 95% of DNA is junk.

stance
bakış açısı
stance
{i} vaziyet
stance
golfta topu çelerken bacakların aldığı vaziyet
stance
{i} durum
stance
{i} spor duruş (biçimi)
stance
görüş/duruş
English - English
stance