a state of laxity or indulgence; unrestrained freedom, abandonment

listen to the pronunciation of a state of laxity or indulgence; unrestrained freedom, abandonment
English - Turkish

Definition of a state of laxity or indulgence; unrestrained freedom, abandonment in English Turkish dictionary

loose
{s} oynak

Aslında o oynak bir kadın. - Actually she is a loose woman.

loose
{s} gevşek

Sözleşme oldukça gevşek. - The contract was rather loose.

O gevşek bir ceket giyiyor. - She's wearing a loose coat.

loose
{s} bol

Pantolonum çok bol, çünkü çok kilo verdim. - My pants are very loose because I've lost much weight.

Bu ceket üzerimde bol görünüyor. - This coat looks loose on me.

loose
{s} serbest

O, serbest bir hayat yaşadı. - He has led a loose life.

Kız kuşu serbest bıraktı. - The girl let the bird loose.

loose
salmak
loose
malın gözü
loose
kararsızlık
loose
serbestlik
loose
bağsız
loose
hoppa
loose
çözülmüş
loose
(sıfat) gevşek, oynak, bol, gevşemiş, serbest, açık, bağlanmamış (saç), yarım yamalak, ahlaksız, hafif
loose
{s} bol, dökümlü (giysi)
loose
kabaca
loose
sıkı ve bağlı olmayan
loose
yumuşak ishal olmuş
loose
{f} ateşlemek
loose
{s} yarım yamalak
loose
{f} atmak
loose
{f} serbest bırakmak
English - English
loose
a state of laxity or indulgence; unrestrained freedom, abandonment

    Hyphenation

    a state of lax·i·ty or indulgence; un·re·strained freedom, a·ban·don·ment

    Pronunciation

Favorites