O, alanı elininin arkası gibi bilir.
- He knows the area like the back of his hand.
Burada oturanların bu alandan geçmelerine izin verilmedi.
- It was not permitted that the inhabitants trespass in the area.
Bu bölgede çok az kitapçı var.
- There are few bookstores in this area.
O, kısa bir süre o bölgede kaldı.
- She stayed in that area for a short while.
Bu alan, bir futbol sahası kadar büyük.
- This area is as big as a football pitch.
Ürünlerin için bir konferans salonu sahası kurmak istiyorsan lütfen bana hemen bildir.
- Please let me know immediately if you would like to set up an area of the conference room for your products.
Gördüğüm kadarıyla bu civarda yaya trafiği pek yok.
- There is not a lot of foot traffic in this area so far as I have seen.
Bu civardaki alan bombalandı.
- The area around here was bombed.