a son or daughter

listen to the pronunciation of a son or daughter
English - Turkish

Definition of a son or daughter in English Turkish dictionary

child
{i} evlat

Tom ve Mary üç çocuğu evlat edindiler. - Tom and Mary adopted three children.

Karım evlat edinmek istiyor. - My wife wants to adopt a child.

child
çocuk

Larry Ewing evli ve iki çocuk babasıdır. - Larry Ewing is married and the father of two children.

Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi. - It seems that the children will have to sleep on the floor.

child
{i} küçük

Genç bir çocuğun küçük bir kelime haznesi vardır. - A young child has a small vocabulary.

Küçük çocukları kaçıran insanlar hakkında duymak kanımı kaynatıyor. - Hearing about people kidnapping little children just makes my blood boil.

child
{i} velet
child
{i} ürün

Bu ürünü çocukların erişemeyeceği bir yerde saklayın. - Keep this product out of children's reach.

child
bala
child
ufaklık
child
(Bilgisayar) ast

Okul astım spreyini yanında taşımasına izin vermediği için çocuk astım krizinden öldü. - The child died from an asthma attack because the school didn't allow him to carry his inhaler with him.

Çocukken kızım sık sık astım atakları yaşadı. - As a child, my daughter had frequent asthma attacks.

child
(Bilgisayar) bağımlı

Bu eski çocuk oyuncu daha sonra bir uyuşturucu bağımlısı oldu. - This former child actor later became a drug addict.

Çocuklarınızın televizyon bağımlısı olmasına izin vermeyin. - Don't let your children become couch potatoes.

child
bızdık
child
toy
child
çaylak
child
sonuç

Sonuçta o hâlâ bir çocuk. - She's still a child after all.

Sami'nin bir çocukla sonuçlanan bir ilişkisi vardı. - Sami had a relationship that resulted in a child.

child
{i} çocuk; bebek
child
(Tıp) (children). Çocuk
child
{ç} chil.dren (çîl'drın)
English - English
child
a son or daughter

    Hyphenation

    a son or daugh·ter

    Turkish pronunciation

    ı sʌn ır dôtır

    Pronunciation

    /ə ˈsən ər ˈdôtər/ /ə ˈsʌn ɜr ˈdɔːtɜr/
Favorites