English - Turkish
Definition of a small loaf, a compsition of flour, butter, sweetened, a concretion of flesh in English Turkish dictionary
- cake
- kek
O, kek parçasını benimle paylaştı.
-She shared her piece of cake with me.
Tom kız kardeşine bir parça kek kesti.
-Tom cut his sister a piece of cake.
- cake
- {i} pasta
Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
-You have to share the cake equally.
Anne pastayı üç parçaya böldü.
-Mother divided the cake into three parts.
- cake
- {f} katılaşmak
- cake
- kalıplaşmış
- cake
- kalıp
- cake
- topak
- cake
- kaplanmak
- cake
- şekil almak
- cake
- {i} çörek
- cake
- (fiil) kalıplaşmak, katılaşmak, kabuklaşmak, kabuk bağlamak
- cake
- {f} kabuk bağlamak
- cake
- f kalıplaşmak
- cake
- kalıp seklini almak
- cake
- {i} kabuklaşmış kir
- cake
- dili birinci gelmek
- cake
- kaplamak
- cake
- That takes the cakel Aşk olsunl cakes and ale hayatın neşesi
- cake
- {i} parça
Tom kız kardeşine bir parça kek kesti.
-Tom cut his sister a piece of cake.
Bir parça kek tattım ve o lezzetliydi.
-I tried a piece of cake and it was delicious.
Related Terms
English - English
Definition of a small loaf, a compsition of flour, butter, sweetened, a concretion of flesh in English English dictionary
- {n} cake
a small loaf, a compsition of flour, butter, sweetened, a concretion of flesh
Hyphenation
a small loaf, a compsition of flour, butter, sweetened, a con·cre·tion of fleshPronunciation
Resimler
Favorites