a small body of standing or stagnant water; a puddle

listen to the pronunciation of a small body of standing or stagnant water; a puddle
English - Turkish

Definition of a small body of standing or stagnant water; a puddle in English Turkish dictionary

pool
havuz

Tom ve Mary havuzu olan bir ev satın almakla ilgilenmiyorlar. - Tom and Mary aren't interested in buying a house with a pool.

Tom yarın öğleden sonra havuzu temizleyemeyeceğini söyledi. - Tom said he couldn't clean the pool tomorrow afternoon.

pool
{i} bilardo (amerikan)

If you want to play pool or darts this bar has it all - Bilardo yada dart oynamak istersen bu bar tam aradığın yer.

pool
{i} on beş top ile oynanan bir çeşit bilardo

game played on a billiard table with a cue ball and 15 other balls that are driven into pockets.

pool
{i} yüzme havuzu

Bu otelin bir spor salonu ve bir yüzme havuzu vardır. - This hotel has a gym and a swimming pool.

Otelin yüzme havuzunu kullanabilirsiniz. - You can use the hotel's swimming pool.

pool
{f} kârı paylaşmak
pool
{i} petrol rezervi
pool
{i} tröst
pool
{f} toplan
pool
spor toto
pool
{i} birlik

Tom, çocuklarıyla birlikte havuzda yüzüyor. - Tom is swimming with his kids in the pool.

pool
{i} kartel
pool
rekabete meydan vermemek için mal fiyatlarını kontrol altmda tutan tüccarlar birliği
pool
bahçe havuzu
pool
iskambilde ortaya konulan para
pool
bir merkezde toplamak
pool
ortaya konan para
pool
takım
pool
Amerikan bilardosu

Amerikan bilardosu nasıl oynanır bilmiyorum. - I don't know how to play pool.

pool
Birden çok işletmenin bir grup başkanının yönetimi altında, belirli bir işi gerçekleştirmek amacıyla belirli bir süre için oluşturdukları topluluk
English - English
pool
a small body of standing or stagnant water; a puddle
Favorites