a small, round, sweet piece of hard candy, e.g. a lemon drop; a lozenge

listen to the pronunciation of a small, round, sweet piece of hard candy, e.g. a lemon drop; a lozenge
English - Turkish

Definition of a small, round, sweet piece of hard candy, e.g. a lemon drop; a lozenge in English Turkish dictionary

drop
{f} düşürmek
drop
düşüş

Odada bir iğne düşüşünü duyabilirdin. - You could hear a pin drop in the room.

Bir iğnenin düşüşünü duyacak kadar yeterince sessiz. - It's quiet enough to hear a pin drop.

drop
{f} görüşmemek
drop
{i} az miktar
drop
{f} ilişkisini kesmek
drop
bomba atmak
drop
(Bilgisayar) bırak

Tom turnuvayı bıraktı. - Tom dropped out of the tournament.

Yedinci sınıftayken okulu bıraktım. - I dropped out of school when I was in the 7th grade.

drop
(Havacılık) atlama
drop
içki

Bir içki için uğrayalım. - Let's drop in for a drink.

drop
{i} damla: a drop of water su damlası; bir damla su. Would you like a drop of brandy? Bir konyak ister misiniz?
drop
durdurmak
drop
Düşür / İptal et /Bırak (fare)
drop
{f} tutulmak
drop
{f} kesmek
drop
{f} damlamak
drop
pano
drop
küç
drop
{f} alçalmak
drop
(Tekstil) 1. damla 2. damlamak
English - English
drop
a small, round, sweet piece of hard candy, e.g. a lemon drop; a lozenge
Favorites