a skill or competence

listen to the pronunciation of a skill or competence
English - Turkish

Definition of a skill or competence in English Turkish dictionary

ability
hüner
ability
{i} beceri

İngilizce konuşma becerisi kazandı. - He acquired the ability to speak English.

Becerisine güveniyor. - He has confidence in his ability.

ability
yetenek

Bu sıradan bir yetenek değildir. - This isn't any ordinary ability.

Yetenek farkını onlara gösterdim. - I showed them the difference of ability.

ability
kabiliyet

Bir ülkenin ekonomik gücü sadece üretme kabiliyetinde değil aynı zamanda tüketme yeteneğinde de bulunur. - The economic strength of a country lies not alone in its ability to produce, but also in its capacity to consume.

Tom kesinlikle patron olma kabiliyetine sahip. - Tom definitely has the ability to be the boss.

ability
{i} yeterlik
ability
{i} güç

Zayıflığı gösterme yeteneği bir güçtür. - The ability to show weakness is a strength.

ability
{i} iktidar
ability
istidat
ability
ustalık
ability
liyakat
ability
becerik
ability
kudret abilities kabiliyetler
ability
huk ehliyet
ability
melekeler
ability
(Tekstil) vasıf ( özellik )
English - English
ability

The public men of England, with much of a peculiar kind of ability.

a skill or competence

    Hyphenation

    a skill or com·pe·tence

    Turkish pronunciation

    ı skîl ır kämpıtîns

    Pronunciation

    /ə ˈskəl ər ˈkämpətəns/ /ə ˈskɪl ɜr ˈkɑːmpətɪns/
Favorites