a single explosive charge fired in coal, stone or ore

listen to the pronunciation of a single explosive charge fired in coal, stone or ore
English - Turkish

Definition of a single explosive charge fired in coal, stone or ore in English Turkish dictionary

shot
toparcık
shot
isabet almak
shot
vurulmak

Vurulmaktansa asılmayı tercih ederim. - I'd rather be hanged than shot.

Vurulmak istemiyorum. - I don't want to be shot.

shot
postu deldirmek
shot
{f} vur

Benjamin, bir ayıyı tüfekle vurdu. - Benjamin shot a bear with a rifle.

Polis vurularak öldürüldüğünde izinliydi. - The policeman was off duty when he was shot to death.

shot
hasta

Avcılardan biri vuruldu ve hastaneye götürülmek zorunda kaldı ve şimdi hızlı bir iyileşme gösteriyor. - One of the hunters was shot and had to be taken to hospital, where he is now making a speedy recovery.

shot
şut
shot
silah sesi

Aniden bir silah sesi duyduk. - All at once we heard a shot.

Biz üç el silah sesi duyduk. - We heard three shots.

shot
şanjan
shot
eski
shot
saçma
shot
mermi

Sami, karısı Leyla'yı başından iki mermi ile vurdu . - Sami shot two bullets into the head of his wife, Layla.

Köpek bir mermi gibi uzaklaştı. - The dog went away like a shot.

shot
yanardöner
shot
yudum

Tom bir fırt tekilayı bir yudumda içti. - Tom drank the shot of tequila down in one gulp.

Bir yudum tekila istiyorum. - I'd like a shot of tequila.

shot
{s} kafası dumanlı
shot
{i} vuruş

Mac'in harika bir vuruş yaptığını gördük - We saw Mac make a fantastic shot.

Bana vurmak istiyor musunuz? Devam edin ve en iyi vuruşunuzu yapın. - Do you want to hit me? Go ahead and take your best shot.

shot
atım
shot
{i} tahmin
shot
(Askeri) ATEŞ BİLDİRİŞ, (ATILDI): Top veya topların ateşlendiğini belirten bildiri. Bak. "rounds complete", "on the way"
shot
{s} yanardöner, şanjan, janjan (kumaş)
English - English
shot
a single explosive charge fired in coal, stone or ore
Favorites