a short seller

listen to the pronunciation of a short seller
English - Turkish

Definition of a short seller in English Turkish dictionary

short
{s} az
short
(Sigorta) perıod
short
gafleten
short
aniden

Kısa devre yüzünden aniden karanlıktaydık. - Because of a short circuit, we were suddenly in the dark.

short
(viski/vb.) az miktarlarda içilen sert içki
short
kısa süren

Kahramanlık en kısa süren mesleklerden biridir. - Heroing is one of the shortest-lived professions there is.

short
{s} çapaklı [met.]
short seller
açıktan satış yapan, alivre satış yapan
short
birdenbire

Kısa bir ziyaretten sonra birdenbire ayağa kalktı ve ayrıldığını söyledi. - After a short visit, he suddenly stood up and said he was leaving.

short
{s} gevrek
short
{s} iyi pişmiş
short
haricinde
short
tersçe
short
{s} bücür
short
{s} kıt

Olası şüphelilerin kıtlığı yok. - There's no shortage of possible suspects.

Son zamanlardaki kahve kıtlığı birçok sorunu da beraberinde getirdi. - The recent coffee shortage brought about many problems.

short
satılırken elde bulunmayan gevrek
short
ihtiyacı karşılamayan
short
{s} bodur

Kocam gözle görülür derecede kısa kolları olan şişman ve bodur biridir. - My husband is broad-shouldered, with distinctly short arms.

short
{s} kısa kesilmiş
short
(isim) kısa metrajlı film, kısa devre, kontak, kasa açığı, kısa hece, kısa okunuşlu ünlü
short
birden

Kısa bir ziyaretten sonra birdenbire ayağa kalktı ve ayrıldığını söyledi. - After a short visit, he suddenly stood up and said he was leaving.

English - English
short

The market decline was terrible, but the shorts were buying champagne.

short seller
A person or organization that participates in short selling
A seller
vendor
short seller
broker who sells securities that do not belong to him with the intention of buying them back after the price drops (thereby gaining a market advantage)
a short seller

    Hyphenation

    a Short sell·er

    Turkish pronunciation

    ı şôrt selır

    Pronunciation

    /ə ˈsʜôrt ˈselər/ /ə ˈʃɔːrt ˈsɛlɜr/
Favorites