a shoal; a multitude; as, a school of fish

listen to the pronunciation of a shoal; a multitude; as, a school of fish
English - Turkish

Definition of a shoal; a multitude; as, a school of fish in English Turkish dictionary

school
okul

O okulunu çok seviyor. - She likes her school a lot.

Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi? - You don't go to school on Sunday, do you?

school
(Eğitim) öğrenim kurumu
school
fakülte

Bir işletme fakültesine gitmek istiyorum. - I would like to go to a business school.

Tom az önce hukuk fakültesinden mezun oldu. - Tom has just graduated from law school.

school
birdem
school
yetiştirmek
school
eğitmek
school
bir ustadın öncüsü olduğu tarz veya üslup
school
{i} ekol
school
öğret

Eğitim yaptığın okulda yazı yazmanın yanı sıra sağduyuyu öğretmediler mi? - Didn't they teach you common sense as well as typing at the school where you studied?

Babam, bir lisede İngilizce öğretiyor. - My father teaches English at a high school.

school
(Denizbilim) sürü

Nisanda bir sürü okul etkinliklerimiz var. - In April we have a lot of school events.

Bizim tekne bir balık sürüsünü izledi. - Our boat followed a school of fish.

school
{i} balık sürüsü

Bizim tekne bir balık sürüsünü izledi. - Our boat followed a school of fish.

school
{i} (balık, balina v.b. için) sürü
school
(isim) okul, mektep, ekol, tarz, okul çalışanları ve öğrencileri, okul binası, balık sürüsü
school
güz

Mary güzel bir elbise giyerek okulda ortaya çıktı. - Mary showed up at school wearing a nice dress.

Tom'u okula götürmen güzeldi. - It was nice of you to drive Tom to school.

school
{i} ekol: school of philosophy felsefe ekolü
school
{i} okul çalışanları ve öğrencileri
school
{i} tarz

O eli ağzının üzerinde okul kızlarının yapma tarzına güldü. - She laughed the way schoolgirls do, with her hand over her mouth.

Lisedeyken ne tarz müzikten hoşlanırdın? - What kind of music did you like when you were in high school?

school
{f} terbiye etmek
English - English
school