Üzgünüm, muhtemelen yaklaşık 20 dakika gecikmiş olacağım.
- Sorry, I'm probably going to be about 20 minutes late.
Alışılageldiği üzere gecikmişti.
- He was late as usual.
Tom geç kalan tek kişiydi.
- Tom was the only one who was late.
Okula geç kalan öğrencilerin sayısı beklediğimden çok daha azdı.
- The number of students who were late for school was much smaller than I had expected.
Ağustos ayı sonlarında İtilâf Devletleri, Paris'i ele geçirdi.
- In late August, the Allied forces captured Paris.
Üç saat sonra eve geri döndü.
- He returned home three hours later.
Derhal başlayalım; zaten geç oldu.
- Let's start at once; it's already late.
Geç olmuştu, bu yüzden eve gittim.
- It was late, so I went home.
Tom daha sonra ölü ilan edildi.
- Tom was later pronounced dead.
Dr. Sadık o ölüme neyin neden olduğu hakkında hiçbir fikri olmadığını daha sonra itiraf etti.
- Dr. Sadiq admitted later he had no idea what caused that death.
Japonya ordusu 1931 yılının sonlarında Tokyo hükümetinin kontrolünü ele geçirdi.
- Japan's army took control of the government in Tokyo in late 1931.
Ağustos ayı sonlarında İtilâf Devletleri, Paris'i ele geçirdi.
- In late August, the Allied forces captured Paris.
Rahmetli arkadaşımın kızı Babamın ruhu için dua edeceğim. dedi.
- My late friend's daughter said, I will pray for my father's soul.
Bu, rahmetli babamın bir portresi.
- This is a portrait of my late father.
At about 11 pm one night in Corporation Street my watch were on van patrol and Yellow Watch were on lates as usual.