English - Turkish
Definition of a sharp, loud, hideous outcry in English Turkish dictionary
- yell
- bağırmak
Gerçekten yüksek sesle bağırmak zorunda mıydın?
-Did you really have to yell that loud?
Mary onun kızına bağırmakla ilgili kendini suçlu hissetti.
-Mary felt guilty about yelling at her daughter.
- yell
- {i} bağırma
Tom sadece bağırmaya devam etti.
-Tom just kept yelling.
Fazla bağırmaktan sesim kısıldı.
-I am hoarse from yelling so much.
- yell
- {f} haykırmak
- yell
- bağırtmak
- yell
- feryat
- yell
- {f} çığlık at
Zirveye vardığımızda hepimiz çığlık attık.
-When we reached the summit, we all yelled out into the void.
Dan çığlık atıp bağırıyordu.
-Dan was screaming and yelling.
- yell
- çığlık
Tom çığlık atıyordu ve bağırıyordu.
-Tom was screaming and yelling.
Dan çığlık atıp bağırıyordu.
-Dan was screaming and yelling.
- yell
- bağırış
- yell
- {f} seslenmek
- yell
- {i} seslenme
- yell
- {f} bağırmak; nara atmak
- yell
- tempo ile bağırarak taraf tutmak
- yell
- {i} bağırma, bağırış; nara
- yell
- haykırış
- yell
- yell bağır
- yell
- tempo ile haykırış ve alkış
Related Terms
English - English
Definition of a sharp, loud, hideous outcry in English English dictionary
- yell
a sharp, loud, hideous outcry
Hyphenation
a sharp, loud, hid·e·ous out·cryPronunciation
Resimler
Favorites