Kafamda çok şeyler olduğu için dün gece iyi uyuyamadım.
- I couldn't sleep well last night because there were lots of things on my mind.
Bizimle her şey iyidir.
- Everything is well with us.
Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.
- The man is well-known all over the village.
O günlerde ailemin hali vakti yerindeydi.
- My family was well off in those days.
Öyleyse, birisinin hatasını düzeltmekte geç kalmak diye bir şey yoktur.
- Well, there's no such thing as being too late to correct one's faults.
Pekala, bunu sen yapmadıysan, öyleyse kim yaptı?
- Well, if you didn't do it, then who did?
Tom ofiste olanların iyice farkında.
- Tom is well aware of what is going on at the office.
O, Japonya tarihine iyice aşina oldu.
- He got well acquainted with the history of Japan.
Tom sorunun tamamen farkındadır.
- Tom is well aware of the problem.
Sanırım söylemek istediğim bir şeyi neredeyse tamamen söylemek için yeterince iyi şekilde Fransızca konuşabilirim.
- I think I can speak French well enough to say pretty much anything I want to say.
O bu işe başladığından beri oldukça iyi durumda.
- He has been well off since he started this job.
Tom hâlâ iyi durumda.
- Tom is still doing well.
Peki, belirsizliğin ekonomik faturası ne olacak?
- Well, what about the economic price to be paid due to uncertainty?
Peki, beni ikna ettiniz.
- Well, you've convinced me.