English - Turkish
Definition of a set of things next to each other in a set order; a series in English Turkish dictionary
- sequence
- sıra
Yakınsak bir sıra sınırlandırılmıştır.
-A convergent sequence is bounded.
Otomatik imha sırası kuruldu.
-Auto-destruct sequence was set.
- sequence
- dizi
Hiç kimse olaylar dizisini hatırlayamadı.
-Nobody could remember the sequence of events.
Fibonacci dizisinin doğada çok örneği vardır.
-There are many examples of the Fibonacci sequence in nature.
- sequence
- silsile
- sequence
- Sıklık
- sequence
- artardalık
- sequence
- sıralamak
- sequence
- (Bilgisayar) sıra numarası
- sequence
- ardışık
- sequence
- seri
- sequence
- ardışlık
- sequence
- i. ardışıklık; ardıllık, bir birini izleme; sıra, düzen; seri; sonuç, etki
- sequence
- bir birini izleme
- sequence
- sahne/dizi/sıra
- sequence
- dizi,v.sırala: n.sıra
- sequence
- {i} sıra, düzen; seri, dizi
- sequence
- (Mukavele) ardışıklık; bir birini izleme; sıra, düzen
- sequence
- {i} yinelenen melodi
- sequence
- {i} mantıklılık
- sequence
- {i} gidiş
- sequence
- (isim) dizi, seri, sıra, art arda sıralama, yinelenen melodi, silsile, bölüm, sekans, gidiş, mantıklılık
Related Terms
English - English
Definition of a set of things next to each other in a set order; a series in English English dictionary
- sequence
a set of things next to each other in a set order; a series
Hyphenation
a SET of things next to each oth·er in a SET order; a se·riesPronunciation
Resimler
Favorites