Bush çalışkan bir ekip kurdu.
- Bush put together a hard-working team.
Takım üyelerine ekipman ve üniforma sağlanmaktadır.
- Team members are provided with equipment and uniforms.
Yumi Ishiyama, Lyoko takımının en yaşlı üyesidir.
- Yumi Ishiyama is the oldest member of Team Lyoko.
Ben yeni takımın kaptanı değilim.
- I am not the captain of the new team.
Biz mükemmel bir takım oluşturacaktık.
- We'd make a perfect team.
İyi bir takım oluşturacağız.
- We'll make a good team.
The adjacent alleys were choked with tethered wagons, the teams reversed and nuzzling gnawed corn-ears over the tail-boards.