a set amount of travelling, seen as a single unit; a discrete trip, a voyage

listen to the pronunciation of a set amount of travelling, seen as a single unit; a discrete trip, a voyage
English - Turkish

Definition of a set amount of travelling, seen as a single unit; a discrete trip, a voyage in English Turkish dictionary

journey
{i} seyahat

Bir kitap okumak bir seyahat ile kıyaslanabilir. - Reading a book can be compared to making a journey.

Hayat bir seyahate benzer. - Life is like a journey.

journey
{i} yolculuk

Yolculuk henüz başladı. - The journey has just begun.

O, Paris'e bir yolculuk yaptı. - He made a journey to Paris.

journey
{i} gezi

Gelecek ay geziye çıkıyoruz. - We are going on a journey next month.

Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum. - I want to go on a journey around the world if possible.

journey
(Havacılık) seyaha

Hayat bir seyahate benzer. - Life is like a journey.

Bir kitap okumak bir seyahat ile kıyaslanabilir. - Reading a book can be compared to making a journey.

journey
gezilip hava alınacak yer
journey
yolculuk yapmak
journey
{f} seyahat et
journey
seyahat sefer
journey
{i} sefer
journey
{i} mesafe
journey
undertake a journey uzun bir yolculuğa hazırlanıp çıkmak
journey
(fiil) seyahat etmek, geziye çıkmak
journey
{f} geziye çıkmak

Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum. - I want to go on a journey around the world if possible.

journey
{i} yol

Bana yolculuğu sırasında çektiği fotoğrafları gösterdi. - She showed me the snaps which she had taken during her journey.

Onlar seksen millik yolculuğu tamamladılar. - They finished eighty miles' journey.

journey
{f} yolculuk etmek
journey
{i} seyir
English - English
journey