a series of faces whose intersection lines with each other are parallel

listen to the pronunciation of a series of faces whose intersection lines with each other are parallel
English - Turkish

Definition of a series of faces whose intersection lines with each other are parallel in English Turkish dictionary

zone
bölge

Yeni bir ticaret bölgesi için planlar henüz çalışma aşamasında. - Plans for a new trade zone are still on the drawing board.

Güvenli bölgenin üzerinde uçtuktan sonra, uçak belirlenemeyen bir hava sahasına girdi. - After flying above the safe zone, the airplane went into unidentified air space.

zone
{f} kuşatmak
zone
(Coğrafya) coğrafi kuşak
zone
kentbilim bölge
zone
zon
zone
(Spor) alan savunması
zone
{f} bölgelere ayır
zone
(fiil) bölgelere ayırmak, kuşatmak, çevirmek
zone
(Tıp) Bölge, kısım, kuşak, zona
zone
{f} bölgelere ayırmak
zone
{i} coğr. kuşak: temperate zone ılıman kuşak. frigid zone
zone
(Askeri) BÖLGE: Yükseliş azami ile asgari arasında değiştiği zaman, aynı barut hakkı ile atılan mermilerin düşeceği saha. Bak "air defence identificatıon zone", "air surface zones", "combat zone", "communication zone", "control zone", "dead zone", "demilitarized zone", "drop zone", "safety zone", "submarine patrol zones" ayrıca bak "area
zone
(isim) bölge, kuşak, mıntıka
zone
{i} mıntıka
zone
bölge,v.bölgelere ayır: n.bölge
zone
(Nükleer Bilimler) ölü bölge,bölge
zone
{i} bölge, mıntıka: zone of fire ateş bölgesi. zone of operations harekât bölgesi
English - English
zone
a series of faces whose intersection lines with each other are parallel

    Hyphenation

    a se·ries of faces whose in·ter·sec·tion lines with each oth·er are par·al·lel

    Turkish pronunciation

    ı sîriz ıv feysız huz întırsekşın laynz wîdh iç ʌdhır ır perılel

    Pronunciation

    /ə ˈsərēz əv ˈfāsəz ˈho͞oz ˌəntərˈseksʜən ˈlīnz wəᴛʜ ˈēʧ ˈəᴛʜər ər ˈperəˌlel/ /ə ˈsɪriːz əv ˈfeɪsəz ˈhuːz ˌɪntɜrˈsɛkʃən ˈlaɪnz wɪð ˈiːʧ ˈʌðɜr ɜr ˈpɛrəˌlɛl/
Favorites