a sentence not containing a subject or a predicate

listen to the pronunciation of a sentence not containing a subject or a predicate
English - Turkish

Definition of a sentence not containing a subject or a predicate in English Turkish dictionary

fragment
{i} fragman
fragment
{i} kısım
fragment
(Tıp) parçacık
fragment
(Bilgisayar) bölümlenme
fragment
küçük parça
fragment
parçalara ayrılmak
fragment
bölük börçük olmak
fragment
{f} parçala

Irak'ın Amerikan istilası ülkeyi harap, parçalanmış ve beş parasız bıraktı. - The American invasion of Iraq left the country devastated, fragmented and broke.

O, kırık bir vazonun parçalarını bir araya getirmeye çalıştı. - He tried to put the fragments of a broken vase together.

fragment
parçalanmak
fragment
kırıntı
fragment
{i} parça

Paha biçilmez porselen parçalara ayrıldı. - The priceless china shattered into fragments.

Sabit disk parçalanmış gibi görünüyor. - It looks like your hard disk is fragmented.

fragment
(Tıp) Kırılmış parça, fragman
fragment
Parçalamak
fragment
{i} bölüm

İki bölümü birlikte eklemek zordur. - It's hard to splice the two fragments together.

fragment
(Askeri) PARÇA: Genel olarak infilak maddelerinin tesiriyle, bir mermi veya el bombası gibi, büyük bir cisimden kopan küçük parça. Ayrıca bakınız: "fragmentation"
fragment
parçalara böl
fragment
{i} kırık parça, kırık
English - English
fragment
a sentence not containing a subject or a predicate

    Hyphenation

    a sen·tence not containing a sub·ject or a pre·di·cate

    Turkish pronunciation

    ı sentıns nät kınteynîng ı sıbcekt ır ı predıkeyt

    Pronunciation

    /ə ˈsentəns ˈnät kənˈtānəɴɢ ə səbˈʤekt ər ə ˈpredəˌkāt/ /ə ˈsɛntəns ˈnɑːt kənˈteɪnɪŋ ə səbˈʤɛkt ɜr ə ˈprɛdəˌkeɪt/
Favorites