a seat; especially, a royal seat; a throne

listen to the pronunciation of a seat; especially, a royal seat; a throne
English - Turkish

Definition of a seat; especially, a royal seat; a throne in English Turkish dictionary

siege
kuşatma

Kuşatma sırasında, hayvanat bahçesi hayvanları düzenli olarak restoran menülerine düştüler. - During the siege, zoo animals regularly ended up on restaurant menus.

Verdun on haftalık bir kuşatmaya direnmişti. - Verdun had withstood a siege of ten weeks.

siege
(Askeri) (UNDER SIEGE) Kuşatma(Kuşatma altında)
siege
{i} çevresini sarma
siege
{i} ele geçirmeye uğraşma
siege
ikamet yeri
siege
{i} hastalık devresi
siege
rütbe
siege
mertebe
siege
kuşatmak
siege
ısrarla ele geçirmeye uğraşma
siege
{i} tezgâh (iş)
siege
uzun hastalık devresi
siege
state of siege kuşatma durumu
siege
muhasara etmek
siege
{i} kuşatma, muhasara
English - English
siege
a seat; especially, a royal seat; a throne
Favorites