Bir peçete alabilir miyim, lütfen?
- Could I have a napkin, please?
Bir peçete alabilir miyim, lütfen?
- May I have a napkin, please?
Tom Mary'ye büyük yastıklı bir zarf uzattı.
- Tom handed Mary a large padded envelope.
Tom uyku tulumunun altına bir köpük yastık koydu.
- Tom put a foam pad under his sleeping bag.