Bu kararı nasıl verdiğini daha sonra açıkladı.
- He explained later how he made this decision.
Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.
- My decision to study abroad surprised my parents.
Karar almakta zorlanıyorum.
- I have trouble making decisions.
Bazen çabuk karar almak önemlidir.
- Sometimes it is important to take a decision quickly.
Birçok kişi yargıcın kararı ile aynı fikirde değildi.
- Many people disagreed with the judge's decision.
Yargıçlar bir karar verdiler.
- The judges made a decision.
O kararın geniş kapsamlı ve ciddi sonuçları olacaktır.
- That decision will have far-reaching and serious consequences.
Bu kararın geniş ve ciddi sonuçları olacaktır.
- That decision will have wide and serious consequences.
Öğrenciler hükümetin kararına karşı protesto yapıyorlar.
- Students have been protesting against the government's decision.
Japon hükümeti önemli bir karar verdi.
- The Japanese government made an important decision.