Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

a restriction; a check; a curb; a hindrance

listen to the pronunciation of a restriction; a check; a curb; a hindrance
English - Turkish

Definition of a restriction; a check; a curb; a hindrance in English Turkish dictionary

limit
{f} kısıtlamak
limit
{f} sınırlandırmak
limit
{i} sınır

Şehirlerde, hız saatte 50 km ile sınırlıdır. - In towns, speed is limited to 50 km/h.

Benim dil sınırlarım benim dünyamın sınırları anlamına gelir. - The limits of my language mean the limits of my world.

limit
{i} limit
limit
(Kanun) tahdit
limit
(Biyokimya) kısıtlama

Bazı kısıtlamalar var. - There are some limitations.

limit
(Ticaret) azami fiyat
limit
had
limit
(to ile) kısıtlamak
limit
{f} sınırlandır

Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır. - Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.

Yaşın neden seni sınırlandırması gerektiğini anlamıyorum. - I don't see why age should limit you.

limit
hudut tayin etmek
limit
hasretmek
limit
{f} belirlemek
limit
{f} limit koymak
limit
{i} sınır, had, limit, uç
limit
limitablesınırlanabilir
limit
tahdit etmek
English - English
limit
a restriction; a check; a curb; a hindrance
Favorites