O kıskançlıktan yanıp tutuşuyordu.
- She was burning with jealousy.
Tom'un Mary'ye olan yoğun ilgisi, bende şiddetli bir kıskançlık hissi uyandırdı. Ama belli etmedim.
- Tom's strong interest in Mary provoked my jealousy. But I managed to conceal.
Jealousy was, however, aroused among the English nobility at the favouritism shown the Dutch newcomer.