Ben sadece işlerin değişmek zorunda olmamasını diliyorum.
- I just wish things didn't have to change.
Her şey değişmek üzere.
- Everything's about to change.
Onu değiştirmek istiyorum.
- I want to change that.
Tren geç vardığı için onlar programını değiştirmek zorunda kaldılar.
- They had to change their schedule because the train arrived late.
Herhangi bir değişiklik var mı?
- Have there been any changes?
Programımızda bir değişiklik yapamayız.
- We cannot make a change in our schedule.
İnsan cildi sıcaklık değişikliklerine karşı çok duyarlıdır.
- Man's skin is very sensitive to temperature changes.
Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.
- Physical changes are directly related to aging.