Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

a quality to a moderate degree

listen to the pronunciation of a quality to a moderate degree
English - Turkish

Definition of a quality to a moderate degree in English Turkish dictionary

something
birşey

Bu öğleden sonra Tom'un birşeyler yapmasına yardım edeceğim. - I'm going to help Tom do something this afternoon.

Tom asla ağzını birşeyi şikayet etmeden açmaz. - Tom never opens his mouth without complaining about something.

something
biraz

O, oryantal sanatında birazcık uzmandır. - He is something of an expert on oriental art.

Biraz geç olduğunu biliyorum ama şimdi uğramamın bir sakıncası var mı? Seninle tartışmam gereken bir şeyim var. - I know it's kind of late, but would you mind if I came over now? I have something I need to discuss with you.

something
falan

Aptal ya da falan olduğumu düşünüyor musun? - Do you think I'm stupid or something?

Bir pizza falan sipariş edebiliriz. - We could order a pizza or something.

something
{i} önemli bir şey

Önemli bir şey biliyor gibi görünüyor. - She seems to know something important.

Mary'yi gördüğüm her seferde, ondan yeni ve önemli bir şey öğreniyorum. - Each time I see Mary, I learn something new and important from her.

something
bir parça şey
something
olağanüstü bir şey

Olağanüstü bir şey görmek istiyor musun? - Do you want to see something extraordinary?

something
(hiç yoktan iyi) bir şey
something
bir şey

Sana küçük bir şey getirdim. - I've brought you a little something.

Tatlı bir şey istiyorum. - I want something sweet.

something
{i} 1. bir şey: She wants something brighter. Daha frapan renkli bir şey istiyor. Can I get you something to drink? Size içecek bir şey
something
bir şey: She wants something brighter. Daha frapan renkli bir şey istiyor. Can I get you something to drink? Size içecek bir şey
English - English
something

The performance was something of a disappointment.

a quality to a moderate degree

    Hyphenation

    a qua·li·ty to a mod·er·ate de·gree

    Turkish pronunciation

    ı kwälıti tı ı mädırıt dîgri

    Pronunciation

    /ə ˈkwälətē tə ə ˈmädərət dəˈgrē/ /ə ˈkwɑːlətiː tə ə ˈmɑːdɜrət dɪˈɡriː/
Favorites