"A qualty conculting.".
Nicelik değil, nitelik.
- Quality, not quantity.
Nitelik, nicelikten baskın çıkar.
- Quality trumps quantity.
Daha kaliteli olanlarına sahip misin?
- Do you have better quality ones?
Biz her zaman servis kalitesinde iyileştirmeyi amaçlıyoruz.
- We are always aiming at improving the quality of service.
Sadece yüksek kaliteli ürünler satarız.
- We only sell top quality products.
Tom hapishane tarafından temin edilen düşük kaliteli yiyecek yiyerek besleniyordu.
- Tom was fed up with eating the low quality food provided by the prison.
Benim stereo setimin ses kalitesi seninkinden daha kötü.
- My stereo set is inferior to yours in sound quality.
Ses kalitesi önemlidir.
- Sound quality matters.
Hem miktar hem de kalite birçok durumlarda önemlidirler.
- Both quantity and quality are important in most cases.
Cankurtaran yüksek kaliteli malzemelerden yapılmış olmalıdır.
- The life preserver must be made of high quality materials.
Tom hastaların yaşam kalitesini iyileştirmek için gücü dahilinde her şeyi yapıyor.
- Tom is doing everything within his power to improve the patients quality of life.
A very quality ball club; that was the Braves.
Membership of this golf club is limited to those of quality and wealth.
... need of high quality dictation ...
... audio/video quality. ...