a push, thrust, or sudden blow, given by the head; a head butt

listen to the pronunciation of a push, thrust, or sudden blow, given by the head; a head butt
English - Turkish

Definition of a push, thrust, or sudden blow, given by the head; a head butt in English Turkish dictionary

butt
{i} izmarit

Kül tablasını boşalt, içi izmarit dolu. - Empty the ashtray, because it's full of cigarette butts.

Yangının nedeni onun sigara izmaritiydi. - The cause of the fire was his cigarette butt.

butt
süsmek
butt
bitişmek
butt
bitiştirmek
butt
{i}

Bir yarasa gökyüzünde bir kelebek gibi uçuyor. - A bat flying in the sky looks like a butterfly.

O, kelebeklerin nasıl uçtuğunu gözledi? - She observed how butterflies fly.

butt
kesmek
butt
göt
butt
{i} nişan
butt
{f} toslamak
butt
müdahale etmek
butt
{f} tos vurmak, süsmek, boynuzlamak
butt
{f} kafa atmak
butt
{i} sap
butt
bitişme
butt
{i} tos

Tom'un tostunda tereyağ isteyeceğini düşündüm. - I thought Tom would want butter on his toast.

Tom tostuna tereyağı sürdü. - Tom buttered his toast.

butt
herhangi bir şeyin enli ucu veya sapı
butt
{i} alay konusu kimse
English - English
butt

The hand-cuffed suspect gave the officer a desperate butt in the chest.

a push, thrust, or sudden blow, given by the head; a head butt
Favorites