O, kölelerinin özgürlüğünü garantiledi.
- He guaranteed his slaves' freedom.
Hisse senedinin yükseleceğinin bir garantisi yok.
- There's no guarantee that the stock will go up.
Tom hiç güvence vermiyor.
- Tom's not making any guarantees.
Başarımız güvence altındadır.
- Our success is guaranteed.
Babam borçlarım için kefil oldu.
- My father stood guarantee for my debts.
O, benim borcuma kefil oldu.
- He guaranteed my debt.