a progress; a course; a movement or progression

listen to the pronunciation of a progress; a course; a movement or progression
English - Turkish

Definition of a progress; a course; a movement or progression in English Turkish dictionary

race
yarışmak

Cidden benimle yarışmak istiyor musun? - Do you seriously want to race me?

race
yarış

Arabayı yarışa sokma.Biz mümkün olduğu kadar onu uzağa götürteceğiz. - Don't race the car. We want to make it go as far as possible.

Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum. - I am training hard so that I may win the race.

race
ırk

Irkın ya da yaşın ya da dinin umurumda değil. - I don't care about your race or age or religion.

Amerika'da yaşayan birçok farklı ırklarda insanlar vardır. - There are people of many different races living in America.

race
{i} familya
race
(aracı) hızlı sürmek
race
kök

İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler. - Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation.

race
kavim
race
{i} at yarışı

Hiç bir at yarışı görmeye gittin mi? - Have you ever gone to see a horse race?

Bu bir at yarışı gibi. - It's like a horse race.

race
çok hızlı götürmek
race
{i} yuva (makine)
race
{i} mücâdele

O, kayak yarışlarında mücadele ediyor. - He competes in ski races.

race
hareket eden bir makina parçası yatağı
race
fazla hızlı işlemek ma-
race
{f} yarıştırmak
race
yuva
race
{i} sınıf
race
{f} (atı) dörtnala koşturmak; (aracı) hızlı sürmek. 4
race
{i} döl, nesil
English - English
race
a progress; a course; a movement or progression
Favorites