Kumaşın rengi çok soluk.
- The cloth's very faded.
O, soluk bir pamuk etek giymişti.
- She was dressed in a faded cotton skirt.
Tom soluk bir mavi gömlek giyiyor.
- Tom is wearing a faded blue shirt.
Tom sadece büyükbabasının soluk bir fotoğrafına sahip.
- Tom only has one faded photograph of grandfather.