a previously untold, secret account of an incident

listen to the pronunciation of a previously untold, secret account of an incident
English - Turkish

Definition of a previously untold, secret account of an incident in English Turkish dictionary

anecdote
{i} anekdot

Ben o anekdottan çok etkilendim. - I was very influenced by that anecdote.

Espirili bir anekdot ile dersine başladı. - He began his lecture with a humorous anecdote.

anecdote
fıkra

Onun fıkraları hepimizi eğlendirir. - Her anecdotes amuse us all.

anecdote
kısa öykü
anecdote
kısa hikaye

Büyük babam yüzlerce kısa hikaye anlatır. - My grandfather tells hundreds of anecdotes.

anecdote
Anekdot, kısa hikâye, menkıbe, fıkra
anecdote
{i} hikâye

Büyük babam yüzlerce kısa hikaye anlatır. - My grandfather tells hundreds of anecdotes.

anecdote
(isim) fıkra, hikâye, kısa hikâye, anekdot
English - English
anecdote
a previously untold, secret account of an incident
Favorites