a precious stone; a gem

listen to the pronunciation of a precious stone; a gem
English - Turkish

Definition of a precious stone; a gem in English Turkish dictionary

jewel
{i} mücevher

Annem benim mücevherimdir. - My mother is my jewel.

Sahip olduğum en iyi mücevheri sattım. - I sold the best jewel that I had.

jewel
jeweller kuyumcu
jewel
takı

Mary genellikle takı takmaz. - Mary doesn't usually wear jewelry.

Aktris her zaman pahalı mücevherler takıyor. - The actress always wears expensive jewels.

jewel
değerli (kimse/şey)
jewel
değerli taş
jewel
mücehver
jewel
{i} saat taşı
jewel
{i} cep saatinin içindeki taş
jewel
{f} değerli taşlarla süslemek
jewel
{f} mücevherle süslemek
jewel
mücevherat sat

Tom Mary'ye bir sürü mücevherat satın aldı. - Tom bought Mary lots of jewelry.

jewel
{i} değerli insan
jewel
{i} cevher
jewel
{i} değerli kimse/şey
jewel
değerli şahıs veya şey
jewel
{i} pırlanta gibi insan
English - English
jewel
stone
a precious stone; a gem
Favorites