a possible state or thing

listen to the pronunciation of a possible state or thing
English - Turkish

Definition of a possible state or thing in English Turkish dictionary

possibility
olasılık

Tom'un tutuklanacağına dair küçük bir olasılık var. - There's a small possibility that Tom will be arrested.

Tom Mary'nin Cuma gecesi çocuklara bakıcılık yapmayı kabul edeceğine dair büyük bir olasılık olduğunu düşünüyor. - Tom thinks there's a good possibility that Mary will agree to babysit the children on Friday night.

possibility
{i} imkân

Tom, şartlı tahliye imkanı olmaksızın ömür boyu hapse mahkum edildi. - Tom has been sentenced to life in prison without the possibility of parole.

possibility
{i} ihtimal

Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı? - Is there any possibility that he'll win the election?

Tom oğlunun hâlâ canlı olduğu ihtimalini gözardı etmeyi reddetti. - Tom refused to rule out the possibility that his son was still alive.

possibility
{i} olanak
possibility
olurluk
possibility
olabilirlik
possibility
gerçekleşmesi mümkün olan olay
possibility
olasılık/olanak
English - English
{n} possibility
a possible state or thing

    Hyphenation

    a pos·si·ble state or thing

    Turkish pronunciation

    ı päsıbıl steyt ır thîng

    Pronunciation

    /ə ˈpäsəbəl ˈstāt ər ˈᴛʜəɴɢ/ /ə ˈpɑːsəbəl ˈsteɪt ɜr ˈθɪŋ/
Favorites