Definition of a plan or course of action, especially one of an organization or government in English Turkish dictionary
- policy
- {i} siyaset
- policy
- {i} politika
Dürüstlük asla en iyi politika değildir.
-Honesty is never the best policy.
O, yeni bir politika izlemeye karar verdi.
-He had decided on a new policy.
- policy
- (Bilgisayar) ilkesi
Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.
-Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.
- policy
- (Ticaret) sigorta poliçesi
Sigorta poliçesini daha dikkatli okumalıydım.
-I should have read the insurance policy more carefully.
- policy
- plan
Senin planın bizim politikamızla uyumlu değil.
-Your plan is not in line with our policy.
- policy
- Siyasa
- policy
- {i} önlem
- policy
- domestic policy iç politika
- policy
- poliçe/davranış/politika
- policy
- (Askeri) HAREKET HATTI; HAREKET TARZI: Herhangi bir işin yapılış veya idare ediliş şekli
- policy
- davranış b
- policy
- siyaset politika
- policy
- {i} poliçe
Sigorta poliçesini daha dikkatli okumalıydım.
-I should have read the insurance policy more carefully.
Dan'ın altı yüz bin dolar değerinde hayat sigortası poliçesi vardı.
-Dan had a life insurance policy worth six hundred thousand dollars.
- policy
- {i} tedbir
- policy
- public policy kamu yararını gözeten politika
- policy
- (isim) politika, siyaset, hareket tarzı, önlem, tedbir, poliçe, sigorta belgesi
Related Terms
Definition of a plan or course of action, especially one of an organization or government in English English dictionary
- policy