a place where provisions are sold

listen to the pronunciation of a place where provisions are sold
English - Turkish

Definition of a place where provisions are sold in English Turkish dictionary

market
piyasa

Onlar altın piyasasını kontrol altına almaya çalıştılar. - They tried to take control of the gold market.

O aslında serbest piyasa sistemini destekledi. - He basically supported the free market system.

market
çarşı

Çarşıdaki bir arkadaş, sandıktaki paradan daha iyidir. - A friend in the market is better than money in the chest.

market
pazar

Kahve için büyük bir pazar var. - There is a big market for coffee.

Pazarın daha zengin sektörü için çok sayıda firma yarışıyor. - Many firms are competing for the wealthier segment of the market.

market
(Ticaret) alışveriş etmek
market
(Ticaret) alışveriş

Alışverişe kim gider? - Who goes to the market?

Çocuklar için alışveriş yapmıyoruz. - We don't market to children.

market
satışa çıkarmak
market
borsa

Borsada yatırım yaparak bir vurgun yaptı. - He made a killing by investing in the stock market.

O, borsada bir servet kaybetti. - He lost a fortune in the stock market.

market
talep
market
satmak

O, satmak için sığır besler. - He breeds cattle for market.

market
{f} pazarla

Çalışarak, pazarlarımızı genişletebiliriz. - With work, we can expand our markets.

İthalatlar için pazarlar geliştirmek için epeyce çaba sarfedilmektedir. - Many efforts have been make to develop market for imports.

market
market town içinde pazar kurulan ka
market
{i} panayır
market
{f} çarşıda alışveriş etmek
market
market place pazar yeri
market
{f} alışveriş yapmak
English - English
market
a place where provisions are sold

    Turkish pronunciation

    ı pleys hwer prıvîjınz ır sōld

    Pronunciation

    /ə ˈplās ˈhwer prəˈvəᴢʜənz ər ˈsōld/ /ə ˈpleɪs ˈhwɛr prəˈvɪʒənz ɜr ˈsoʊld/
Favorites