Tokyo'da her çeşit millet yaşar.
- All sorts of people live in Tokyo.
İngilizler becerikli bir millettirler.
- The English are a practical people.
Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır.
- This is what they have in common with other peoples.
Yahudiler Tanrı tarafından seçilmiş bir ulustur.
- Jews are a people chosen by God.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.
- According to the CRC, all people under 18 are considered to be children.
Dünyada birçok insan açtır.
- Many people in the world are hungry.
Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker.
- Some people in the world suffer from hunger.
Caddede bir kalabalık var.
- There is a crowd of people on the street.
Sözcünün etrafında büyük bir kalabalık toplandı.
- A crowd of people gathered around the speaker.
Cömertlik bazı kişilerde doğuştandır.
- Generosity is innate in some people.
Tom ünlü kişilerin taklitlerini yapar.
- Tom does impersonations of famous people.
Hiç kimse kaç kişi öldüğünden emin değildi.
- No one is sure how many people died.
Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.
- We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
Sadece birkaç kişi beni anladı.
- Only a few people understood me.
Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
- One hundred and fifty people entered the marathon race.